İçeriğe atla

Uygarlık

medeniyet kültür

1912 yılında ilk Türkçeleştirme akımı sırasında “medeniyet” sözüne karşılık olarak sunulmuştur. Cumhuriyet Dönemine değin seyrek olarak kullanılmışsa da Cumhuriyet döneminde sıklıkla kullanılır olmuştur.

Uygur “kavim adı” sözünden alıntıdır.

Dîvânu Lugâti’t-Türk’te Kaşgari sözcüğün İrani bir dilden alıntı olduğunu iddia eder.

Uy- “takip etmek” > uygur “takip eden, isyan etmeyen”

Uy- “ayılmak” > uygur “ayılmış olan, aydın?”

etimolojileri de yaygındır.

Dîvânu Lugâti’t-Türk’te Kaşgari, Uygur sözcüğü hakkında:

Türk hakanıyla barış yaptıktan sonra Zülkarneyn’in inşa ettirdiği beş kentten oluşan bir ülkenin adı… Zülkarneyn Uygur ülkesi yakınına geldiğinde Türk Hakanı onun üzerine dört bin adam yollamış. Başlıklarındaki kanatlar şahin kanadı gibiymiş ve hem önleri hem arkaları dönükken aynı biçim de ok atabilirlermiş. Zülkarneyn bu adamlar karşısında hayrete düşmüş ve “bunlar kendi kendilerini idare ederler (beslerler) anlamına gelecek biçimde [Farsça] inan höd hâren de demiş - bunlar başkaların yiyeceğine ihtiyaç duymaz, zira av onlardan asla kaçamaz ve istedikleri zaman onu yerler. Böylece bu ülkeye hudhur (xudxur) dendi. Daha sonralan bu sözcük teki (ilk) hı (x - h) e life (u) dönüştü. Bu durum boğazsıl yazaçlarda sıklıkla görülür; birbirlerine, özellikle de hı e life , elifhı’ya dönüşür.

Bu kitabın yazan Mahmûd der ki: buna uygun olarak atalarımıza, beylerimize xamîr (ham îr) denirdi, çünkü Oğuzlar emir diyemez ve elifi (e), hı’ya (x - h) dönüştürerek xamîr (ham îr) biçiminde kullanırlardı. Türk ülkesini Sâmânîlerin elinden alarak fetheden atamıza el-‘amir denirdi [Besim Atalay bunu tashihlehem îr tegîn olarak okumuştur, ancak en muhtemel okuma ve tashih el-‘amir bahr tegîn (e!-hamîr’in özgün metinde hatalı yazılışı) ya da el-‘amir nasr îegın’tir; bu zat Gazneli Mahmüd’la birlikte 389/992’de Samânî devletine son veren Arslan İlig Nasr ibn Alî’den ziyade Buhârâ’yı 382/992 yılında Sâmanîlerden alan Buğra Han Hârûn el-Hasan ibn Süleyman’dır]. Tıpkı size gösterdiğim gibi e lifi hı’ya dönüştürmüşlerdir.

Uygur’a gelince; hı’yı (x) e life (u) dönüştürünce hud’daki (xud) z el’i (d) de ye (y) haline getirm işlerdir - bu önemli bir kuraldır, zel (d) y e (y) yapılabilir, hur’daki (xur) fu’yı (x) da gayn (g) yaparlar - hı’mn gayn’la ve gayn’ın hı’yla yer değiştirmesi (Arapçada da) uygun görülen bir durumdur, tıpkı hatara=gadara [“ihanet etti”] sözcüklerinde olduğu gibi. Bu ülkede beş kent vardır, bu kentlerde yaşayan halk kâfirlerin en güçlüleri ve en iyi okçulardır; bu kentler Zülkarneyn’in yaptırdığı sulmı, qöço, canbalıq, beşbalıq, yangı baliq’tır

olarak söz eder.